Anadolu'dan kaçırılan tarihî eserler.
Avrupa müzeleri Anadolu'dan kaçırılan tarihî eşyalarla doludur.
Türkiye'den kaçırılan eserler,Avrupa'da sergileniyor.
Genelde,Osmanlı İmparatorluğu' çoğraf yasın dan,çeşitli bahanelerle kaçırılan,bazı tarihî eserler yer almaktadır.
Bazıları ön yarglılı olak,"..18. yüzyıldan itibaren siyasi sıkıntılarla uğraşırken, demiryolu antlaş maları, büyükelçilikler ve Avrupalı araştırma cılar aracılığı ile kültürel ve sanatsal varlıkları nın büyük bir çoğunluğunu kaybetti." şeklinde saçmaladıklarını görür,okuruz.
Heinrich Schliemann’ın eşinin üzerinde Truva hazineleri görülüyor.
Rusya’daki eserler sadece Truva takıları olmayabilir.
ÇALAN ÇALANA!..
Heinrich Schliemann’ın 1871'de başlattığı kazılar sonunda kaçırdığı Truva takılarının bir kısmı, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya’da bir hayvanat bahçesinde Sovyet askerleri tarafından bulunarak,SSCB’ye götürülmüştü. Askerlerin savaş ganimeti olarak götürdükleri tarihi eserler,Gorbaçov'un veto etmesine rağmen devlet malı statüsüne alınmıştı.
Osmanlı'dan kalan tarihî miras,korunmalıdır.
Eserler günümüzde Rusya'da Puşkin Müzesi’nde sergileniyor. Türkiye, 1991 yılından beri eserlerin iadesi için diplomatik görüşmeler gerçekleştiriyor. Nevar ki, Rusya'da devlet malı olarak görünen bu eserlerin iadesi ne pek yanaşmıyor.Çalıntı mal olduğunu Ruslara,hele de,Başkan Putin'e anlatmak lazımdı.
YA,TRABZON'DAN GÖTÜRÜLEN ESERLER...
Rusya'da bulunduğu iddia edilen eserler sadece Truva takıları değil."Rusya,Eski Eserler Enstitüsü Müdürü" Fedor İvanoviç Uspenski başkanlığında bir heyetin 1916 yılında, Trabzon ve çevresinden bir takım eserleri Rusya'ya götürdüğü Kültür Bakanlığı kaynaklarında görülüyor.
Aralarında el yazmalarının da bulunduğu bu eserlerin iadesi için 1920 yılında başvurulduğu biliniyor.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde iki devlet arasında varılan anlaşma ile Ruslara ait olan eserler Rusya'ya götürülürken,Trabzon’dan götürülen eserlerin geri getirilmediği belirtiliyor.
HER TARİHÎ YAPI,ASIL OLAN YERİNDE OLMALIDIR.
Nereidler Anıtı,British Müzesi.
"Anadolu British Müzesi'nde Yer alan"
Geniş bir Anadolu eserlerinden oluşan koleksiyona sahip olan British Müzesi, bu eserlerin büyük bir çoğunluğunu Osmanlı Devleti zamanında İngiltere’ye götürmüştü. Çoğunlukla dönemin yasal çerçevesine uygun bir şekilde kaçırılan eserler hakkında iade talebinde bulunmak pek mümkün görünmüyor.
Bakanlık yetkilileri, bu eserlerin iadesinin neredeyse imkansız olduğunu belirti.
GENELDE,BU GİBİ ESERLERİN KAÇIRILMASINDA,ANTIKACILAR VE GAYRIMÜSLİMLER YER ALMAKTADIR.
İngilizler eserleri götürürken her ihtimali göz önünde bulundurarak hareket etmişti. Knidos Aslanı, Tanrıça Demeter Heykeli ve Nereidler Anıtı en bilindik örneklerden birkaçı.Knidos Aslanı ve Tanrıça Demeter heykelini İngiltere’ye kaçıran Charles Thomas Newton'a bu hizmetinden ötürü “Sir” unvanı verilmişti.
İngiliz araştırmacı Charles Fellows 1838-1840 yılları arasında antik Kınık şehrin de gerçek leştirdiği kazılar sonunda ele geçirdiği eserleri ve Harpyler Anıtı'nın kabartmalarını British Müzesi’ne götürmüştü.
Aynı şekilde,1881-1882 yılları arasında, O. Benndorf 'un başkanlığında yürütülen kazılar sonucunda Nereidler Anıtı'nın British Müzesi'ne götürüldüğü bakanlık kaynaklarında belirtiliyor.
Güney Agora Kapısı,Pergamon Müzesi.
BU KONULARIN UZMANI OLAN,DÜNYACA ÜNLÜ RESTORATOR,A.DİKMEN'E DANIŞMAK LAZIMDI.
Aydın’da bulunan Antik Miletos şehrinde, Almanlar tarafından gerçekleştirilen kazılar sonu cunda ortaya çıkan Güney Agora Kapısı," II. Abdülhamit tarafından Almanlara hediye edilmişti?",diyenler olsada,ne derece doğrudur,bilemiyoruz.Alman arşiflerinde böyle bir yazı,kayıda rastlamadık.
Bu gibi eserlerin sergilendiğide müzeler,dolaylı yoldan parada kazanıyorlardı. Zamanında,pek değer verilmeyen eserler,şimdi kiymetini bilir olmuş,bazılarını (Türkiye) geri istemektedir.
BERGAMA SUNAĞI,PERGAMON MÜZESİ
(Daha önce,bu konuyla ilgili uzunca bir dokuman yazı yayınlamıştık.yhy)
Bergama Sunağı; Demiryolu inşaatı ruhsatı ile yapılan kazılarda bulunanlar.
İnşaat mühendisi olan Alman Carl Humann, demiryolu inşaatı ruhsatı ile Ege'ye gelerek çalışmalarına başlamıştı. İnşaat sırasında ortaya çıkan eserleri yıllar boyu Almanya'ya taşıyarak,adını bile bölgeden alan Pergamon Müzesi’nin açılmasına sebep oldu.Ayrıca,Berlinde bulunan Pergamon Müzesi, bölgeden kaçırılan eserleri ile meşhür,ünlü bir müzedir. Bergama Sunağı ise, müzenin en önemli eserlerinden birisi olmalı ki müzeye adını bile vermiş.
Bu konuları,hem Alman dostlarınıza,hemde İngilizlere aktarmalıyız.
Sözde,Kırbriş Bariş hareketinde,yağmalandığı idda edilen,hristiyan (resim,frasko,tablo,vb.) konuyu,(Kırbrisli Rum yönetimi(Papazlar birliği),Münih'e taşımış,bir antikacıda sergilenen mallar,mahkeme kararı ile,yeniden Kırbrıs'a iade edilmişti. Mevzüyü Alman,Bayrtn gazetelerindede okumuş,kopyalarını çekmiştik.
Dahasıda vardı. Irak'ı işgal eden USA-ABD'ri,Müzelerdeki eşyaları talan edip,alıp götürmüşlerdi. Hatta,hazınede yer alan altınlarıda alıp götürmüşlerdi.
MADEMKİ KONU AÇILDI,İLAVELER YAPALIM.
Osmanlı'da Kültürî Mirasın Korunması
Avrupa'da 17. yüzyılda başlayan koleksi yonculuk ve müzecilik faaliyetleri,Osmanlı topraklarını açık bir hedef haline getirdi. Tarihî eser koleksiyonculuğu ilerleyen yıllarda Avrupalı devletlerin “kökenlerini bulma” isteği ile birleştiğinde, Osmanlı topraklarının resmen talan edilme süreci de başlamış oluyordu...
Luigi Mayer, The Ruins Of Ephesus,1804.
Dönemin Osmanlı yönetiminin gerekli önlemleri almaması ve toplumda kültürel miras bilincinin oluşmaması sebebiyle, yabancıların eserleri ülkelerine götürmeleri oldukça kolaydı.
Demiryolu inşaatlarında arkeolojik kazılar
1903 tarihinde yabancı şirketlerle imzalanan demiryolu inşaatı anlaşmasına göre, şirketler herhangi bir izin almadan inşaatın gerçekleştirildiği bölgede arkeolojik kazı yapabileceklerdi.
"British Museum" Parthenon Eserlerini Osmanlı’nın İzniyle Aldık" demişti.Ancak,elinde bir belge yoktu.
Anadolu'ya demiryolu inşaatları sırasında Anadolu topraklarından hangi eserlerin kaçırıldığı(götürüldüğünü) bile tam olarak bilmiyoruz. Batılıların tarihî değerleri sahiplenmesi, kendilerini bu değerlerin koruyucusu olarak görmesi, arkeolojiyi emperyalist bakış açısıyla kullan malarına neden oldu.
Willem Van Heacht II,Wunderkammern.
Napolyon’un Mısır seferine giderken yanında birkaç arkeolog götürmüş olması da,tarihiî değer ler konusunda Avrupalıların bakış açısını gösteriyor.
1830 yılına gelindiğinde Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, Mısır’da bulunan Luksor Dikilitaşı'nı Fransızlara hediye etmişti. Eseri Fransa’ya taşıyacak geminin komutanı ise, tarihi eserlerin kıymetini bilenlerin kendileri olduklarını ve bu eserlere sahip olması gerekenlerin Avrupalı bilim çevreleri olduğunu söyledi.
Luksor Dikilitaşı,günümüzde Fransa'nın Concorde Meydanı'nda yer alıyor.
YÂ,USA-ABD'LERİNE GÖTÜRÜLEN,ELİNDE KİTAP(şimdi,meşale) OLAN KOCA HEYKEL'İN HİKÂYESİ?..
Osmanlı'da ilk hukuki düzenleme; Asar-ı Atika Nizamnamesi
Günümüz Türkçesiyle “Eski Eserler Kanunu” olarak adlandırabileceğimiz Asar-ı Atika Nizamnamesi,Osmanlı arkeolojisinin başlangıcı sayılabilecek bir adımdı.
Osman Hamdi Bey.
Osman Hamdi Bey tarafından düzenlenen 1869 tarihli ilk hukuki düzenlemede, Osmanlı topraklarında bulunan keşfedilmiş olsun ya da olmasın bütün tarihi eserlerin devlete ait olduğu vurgulanmıştı. Ancak yürürlüğe giren düzenlemenin eksiklikleri sebebi ile,1874,1884 ve 1906 yıllarında değişiklikler yapılarak düzenlenmiş,mevzuat genişletilmişti.
YAZI İLE BEYANAT...
Asar-ı Atika Nizamnamesi düzenlenmeden önce, tarihi eserlerin bahsi “fıkıh” kitaplarında taşınabilir eşya olarak geçiyordu.
Asar-ı Atika Nizamnamnamesi,1884.
Tarihi eserlerin diplomasisi
Osmanlı yönetiminin bu hukuki düzenlemeleri benimsemesinin altında yatan tek nedenin “kültürel mirasımızı korumak” olduğunu söyleyemeyiz.
Avrupa ülkelerinin dünya tarihine sahip çıkma ya çalışması,arkeolojik kazılar aracılığı ile yürüttükleri yayılmacı politikalar,Osmanlı Devleti’ni harekete geçirmiş olmalıydı.
Eserlerin devlet malı sayılması işe yaramadı.
Hazırlanan ilk kanuna baktığımızda,eserlerin yurt dışına çıkarılmasına herhangi bir yasak konulmamıştı.
(...)
Konu;Avrupa müzelerinde,Anadoludan kaçırılan eserler.
Derleyen,(Akofoli'dende yararlanmıştır)aktaran,Metehan Sakaoğlu.
0 Yorum