Hey DU Orhan

Hey DU Orhan

Böyle,yabancı(Gast Arbeiter,dedikleri)lardan da hoşlanmayan bir tipti.

HEY DU ORHAN!

Bu kaçıncıydı,ya?..

İşe,yine geç gelmişti.Üstelik,dünde gelmemişti.

Böyle,yabancı(Gast Arbeiter,dedikleri)lardan da hoşlanmayan bir tipti.

Diger kısım(Apteilung) şeflerinden(Maister) dahada disiplinli,düzenliydi...

Ne yalan,insan,şahısları başarı basamakların-merdiven)dan tırmandıran da,disiplinli, tertipli çalışmaktı.

Adamın bu yanı,(disiplin,düzenli olma) halı, hele yabancılar arasında pek sevilimiyor,beğenilmiyordu.

(Münih,BMW'de karasöri apteiluğunda,pause/molada tıraş olmak.Berber Vorar beter Kayseri'li,tıraş olanda, Giresün'lu.Bazıları da,kahve,çay tezgahı vardı, yan gelirdi.Arşif,yhy)

Sadece yabancılar değildi,bu disiplin,düzenli çalışan (lar)dan hoşlanmayan,yaka silkeleyen Almanlar,yerlilerde vardı.

Hatta,bazıları işin dözünü kaçıran üslûpte,oldukları yansımaları vardı.

Gerçi bu adam(Maister) gaddar,vurdum duymaz tipinde bir zattı.

O da,iş yerinde,firmada kariyerinde yükselmekti,niyetinde.

Gözü hep yüksek kademe,çitalarda idi,bunu için puana ihtiyaçı vardı...

Her kesin arzusuda bu değilmiydi,ya?..

Dahada yükselmek,Lider olma arzusu...

Varsin aille,veliler,” ah!”lar çeksinlerdi.

Önemli olan şey,çarkların,düzenli şekilde dönmesiydi.

Çarklar,düzenli dönüyorsa,her şey yolunda demekti.

İnsanların posasını(bantlarda) çıkaran çarklardı.

(Bu çarklara razı olanlarda vardı.Hele,Berlin duvarı yıkılması,demir perdelerin paslanıp yıkılmasıya, Almanya'ya,getirenliler.)

MAİSTER,"ORHAN'I AL GEL!" DEMİŞTİ.

Maister,yardımcısıyla,haber saldı..”Orhan'ı al gel!” demişti.

Yardımcı,kalfa,(Vorarbeiter),ister istemez,”peki,hemen alır gelirim!..”

“ Ey vah!..yine cıngar var!” diye iç geçirmişti.

("Bantlar,ne yara sarar,nede..." adı altında bir de şiirimiz vardı.)

Uzunca,upuzun diyeceğimiz bant... Araba karasörleri montaj ediliyor du. Her arba önüne gelen,yapması gerekeni,(Schleifen,polieren, montaj,vb.)ikinci durağa gidene kadar yapmalıydı. Buradan çıkan arabalar,otomotik olarak boya kazanına girerlerdi.

BU BANTLAR NİCELERİ EKMEK YEDİ,EMEKLİ OLDU,ÖTEKİ ÂLEME GİDENLER OLMUŞTU.

Her şey,yavaş yavaş yürüyen elektrikli bantlarlarla oluyordu.

Bu (araba)bantlarında,Turhan (Köz(Gümüşhanelı)) ve A.Fındık'ta,(Trabzon Çaykaralı)çalışmış lardan birileri idi.(Apteilung Lakier)

Arabalar boya banyosuna girmeden önce,zimpara kabinesinden çikan arabalar,sırayla,arka, ön(motor, bagaj) kapakları ve çamurluklar motaj edilir,bir başkası tarafından da köntrol edilirdi.

Bantta çalışanlar,bantın akışı,yürüyüşüne uymak zorundalar...

Bir kapı,4-5 dakıkada montaj edilmesi gerekirdi. Daha sonrada kontröl...

Bantta yürüyen işi,kendi alanı içinde yetiştiremeyen-ler,bir başka yardımcı isteme zorunda sayılırdı.. Böyle bir işçiyede,iyi gözle bakılmazdı.

Demek oluyorki,o işçi işini yapamiyor, iyi bir emekçi değildi.

Bu zamanda,adeta iş, aslanın ağzında değil,tâ midesin de idi.

ORHAN'A DOĞRU...

Yürüyen bantların üstünden atlayarak,arabaların arsınadan zik zaklı geçerek,(Misterin,gönderdiği) Martin,bir tuaf seslendi..

“ Hey Du Orhan!”.. Orhan'nın bu sesi duyduğu yoktu.

Orhan,yeni doğmuş bebeğini düşünüyordu.

Birkaç adımlık kalınca,Martin yine seslendi.”Hey Du Orhan!”..

Orhan,bir elinde çekiç,bir de odun parçasıyla kapının havasını almaya çalışıyordu.Elinin avucu ilede,düz olup olmadığını kontröl ediyordu.

Kalfa(vorarbeiter) Martin'nin seslendiğini gören iş,bant arkadaşi Erol,elindeki çekiç ile Orhan'i dürterek,

"Orahan,bak,seni Martin çağırıyor!”,şeklinde seslendi. Dudakları arasına sıkıştırmış olduğu sıgaranın dumanı, gözünün biri kapalı olarak çalışmaya devam eden Oran, bu sesi de duymamıştı. Çalişmasına devam ediyordu... Bir yandan da,yatakta yatan hasta hanımını düşünüyordu. Biryanda yeni bebek...bir tarafta hanımı...

Bir an önce iş,mesainin bitmesini hayal edip,eve gitmeyi düşlüyordu...

Bu düşünceler deryasında gezinirken,Martin de, iyicene yanı na yaklaşmış,eğilerek kulağın, ”Orhan!.. Lenbst Du noch?..Orhan,yaşıyormusun?!”. Yanındaki(bantlar karşı karşıdır,giden ve gelen) bir başka arkadış larıda bu sahneler kulak kabartmış,gülmeden kendilerini almamışlardı.

Her çalışan,zamanında işini bitirme teleşı içinde sayılırdı. Bu,olanları görmeyen,duymuyanlar da vardı.

Dudaklarındaki izmariti atarak,şaşkın bir halde,” ..Was ist denn?..”Ne var?” dedi. Martin,”Kommst,Maister wolen!” gel,Maister çağırıyor” dedi...

ORHAN,"LÂHAVLE" ÇEKEREK

Orhan,elindeki malzemeleri bir kenere birakarak,yarı kızgin,yarı sevinçli bantların üstünden geçerek,Maister'e doğru gittiler...

Orhan'nın gidişine arkadaşları pek sevinmemişlerdi. Orhan'nın işini de onlar yapmak zorunda idiler.

(Münih'in  eski Belediey Başkanı Cristian Ude(Ude ve Bariş)demektir diye parmağıyla işaret ediyor.)

Bir an önce Orhan'ının dönmesine iç geçirdiler.

Her mola arasında,Orhan'ı gözleyip durdular...

Bir başka merak ise,Maister,Orhan'ı ne diye çağırmıştı?..

Yoksa,Orhan,Vorarbeter/kalfamı yapılacaktı?.. merak edip durdular.

* MÜNİH,ALLACH (Vorherstr.13.de) ABDURRAHİM FINDIK'LA

Yaşanmış hayatlar,hikâyesi.

1985 yıllar olmalı,Münih BMW.

Mehmet Ali,Münih.

Kağıtlar arasında bulduğumuz bu yazıyı,yeniden yasarak sizlerle paylaşmak istedik.

Bir başka yazımızda buluşmak üzere...

M.Ali ,Münih

Yazar Hakkında
0 Yorum
Yorum Yapın