II.Abdulhamid Han

II.Abdulhamid Han

Sulatan II.Abdulhamit'ın halı

   Tarih'ten bir yaprak    

 *NİYET VE MAKSAT BAŞKA İDİ...

Rumî 31 Mart günü,dördüncü Avcı Taburu askerleri,gece yarısı başlayan bu isyanlarına devam ederek,Subaylarını hapis ettirmişti.

 Padişah Abdülhamid Hân,isyanı,Hüseyin Hilmi Paşa' nın gönderdiği bir telgi raftan öğrendi.

BU İSYAN ÜZERİNİ,YENİ ATAMALAR YAPMIŞTI

İsyancılar,Sadrazamın azle dilmesini ve vazifeden alınarak,alaylı Subayların,tekrar orduya alınmasını istiyordu lar.Bunun üzerine Sultan,A. Hüeyin Hilmi Paşa'yı azlederek, yerine,Teyfik Paşa'yı getirir ve Müşir Edhem Paşa'yı da,Harbiye Nâzırı ya pmıştı.

Mâbeyn başkâtibi ile isyancılara, isyandan vaz geçtikleri takdirde,af edildiklerine dair,bir “hattı hümâyün” gönderdi. Bunun üzerine isyan bir miktar azaldı,yavaşladı isede,ertesi gün yeniden alevlendi..Kimileri içerden,kimileride dışardandı.( Vedat Örfi,Hâtırat-ı Sultan Abdülhamid Hân-ı Sânî,İst.1338-1340 Sh.41 )

"MÜSLÜMANİ MÜSLÜMANA KIYDIRMAM!..“ FERMANI.

G AYE,EMELLERİNE MANI OLAN,PADIŞAHI İNDİRME KTİ.

 İsyanın,Rumeli'deki yankısı büyük olmuştu.Hadise(Olay)ın kim tarafından hazırlandığı ilk anlarda anlaşılmadığı için Sultan Abdülhamid Hân isyanın sorumlusu olarak gösterili yordu. Üçüncü Ordu ile,gönüllü Bulgar müfrezesi,Sırp, Yunan,Yahudi(Cemaat) Arnavut çetecilerin den müte şekkil bir Ordu kurularak İstanbul’a sevk edilmişti...

Bu Orduya,“Hareket Ordusu” denildi.(Mustafa Kemal'da,askerler arsında,yer alıyordu.)

Ordunun gayesi,Sultan Abdülhamid Hân'ı tahttan indirmekti. Padişah'a sadık bazı Paşalar saraya gelerek,Yıldız (saraı) ve civarın daki birliklerin Hareket Ordusu'na karşı kullanılmak üzere izin istemişlerdi. II.Abdülhamid Hân,tarihi açıklamayı şöyle yapacaktı..;

“Tüfekçilerin silahları toplansın,kimse silah atmasın,müslümanı müslümana kırdıtmam!..” diyerek,bu teklifi red etmişti. 

Kuvvetlı olmasına rağmen,büyük fitenin çıkmaması için çapa harcamış,oyunların önünü, kesmeye çalışmıştı.

Şurası kesinlikle bilinmektedir ki,bu ayaklanmada bulunmuş,ismi ilan edilmiş hiçbir şuurlu Müslüman ve Türk yoktu.

31 MART'IN SONUCU...

31 Mart ayaklanmasının perde arkasını incelemek,mercek altına almak gerekirdi.Tarih boyunca,buna benzer olaylar,zaman zaman sahneye konulmuş olduğunu görüyoruz.

Eğer, yapılacak olan bir darbe, haklı sebeplere dayanmıyor ise, onu haklı hale getirecek tertipler,oyun lar,ay ak landırmalar,neşriat/ Basın aracılığı ile desteklenerek Milletin gözünde olayi-hadiseyi meşrû hale getirme yoluna gidilmektedir.Ayaklanmadan sonra yapılan en büyük İhtilal, II. Abdülha mid Hân'nın Tahttan indirilmesi idi.Bunu hazırlayanlar ve ihtilalcilere göre de meşru kılan da bu ayaklanma idi...

31 Mart’ın neticesi itibarı ile,en önce Filistin topraklarında yüz göstermeye başlamıştı.Yahu dilere (yeni,İsrail devletı kurma) sözü verilen,bu Filistin topraklarının elden çikarılma oyun lar da hızlan mişti...( hâlâ yıkım,yangınlar devam ediyor ya...) İslâm’a karşı yıkıcı faalizetler arttırılmıştı. İttihatçılar’ın iktidara gelmasini temin etmişti. Masonık unsurların Meclis'e ve Devlet adamlarına daha çok etkili bir hal almasına vesile olmuştu.İttihat ve Terakki’nin genç Subaylarınca,başta,Enver -Talat-Cemal üçlüsü ile,Osmanlı Devleti'nin daha çabuk parçalanma sını dağlamış olacaktı. Aslında,Hristiayan âlemi,sanayı gelişmesi ile,enerji kaynakların üstün de oturan,Müslüman Osmanlıyı parçalaması,bunlara da aracılar,bahaneler lazımdı.

(Bugün,Osmanlı-Türkün çekildiği coğrafyada,ne istikrar,nede huzur sağlanamamıştı.)

PEKİİ,ABDULHAMİD HÂN'I İNDİRENLER KİMDİ?

27 Nisan 1909 günü,Ayan ve Mebusan Meclisi toplanmıştı. Ayan'dan,Gazı Ahned Muhtar Paşa kürsüye çıkarak,önce den kerelaştırılmış üzere,Padihşah’ın “hal”edilmesini, teklif etmiş ti. Bu teklif kabul gördükten sonra, yine Gazı Ahmed Muhtar Paşa,”hal” kararının bir fetfvâya istinad ettirilmesi lüzumuna (ihtiyacına) işaret etmişti. Abdülhamid Hân'nın hal’fetvâsının ilk müsveddes (Süret) ini Mebuslardan Elmalılı Hamdi Yazır yazmiştı. Meclise davet edilen fetvâ Emini Hacı Nuri Efendi ,bu fetvâyı okuduktan sonra imza atmak isteme mişti. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda ise,”fetvâda Abdülhamid’e isnat edilen suçları işlemediğini”söylemişti. Bu iddia edilen üç suç ise şöyle idi..;

"31 Mart olaylarına sebep olmak,dinî kitapları hahrif ettirmek(!), yaymak ve devlet hazinesini isrâf (fuzuli masrafa) yapmaktı.Hacı Nuri Efendi. Abdülhamid'e saltanattan feragat(istifa) etmesi tekli finde bulunması nın daha doğru olacağını söylemişti...(Ali Fuad Türkgeldi,Görüp işittiklerim,TTK,Ankara 1951,s.37-38)

Bu şekilde fetvâ’nın son kısımları değiştirildi isede,Nuri Efendi yinede imzalamamıştı. Nihayet Nuri Efendi,sarıklı mebuslardan biri olan,Mustafa Âsım Efendi tarafından ikna ettirilerek fetvâ’yı imzalamıştı.

Meclis bu fetva gereği olarakda Sultan’ı hal(iptal) etme kararı al mıştı. Nihayet,"hal" kararını Padihşah’a tebliğ için Ayan ve Mebusanı temsilen bir heyet seçilmişti.Yıldız Sarayı'na Sultan Abdülhamıd Hân'a “hal”ini tebliğ (sunmak, bildirmek)için gönde rilen heyetin teşekkülü-kad rosu tarzı ise,Türk Tarihinin en yüz kızartan hadiselerinden biri olarak tarihe kayıt düşecekti.Bütün Osmanlı tebeasini temsil etmesi gerektiği iddiası ile teşekkül olunan hayette,tek bir Türk yoktu!...

Bunlar;Yahudi,Emanuel Karasu,Arnavut,Esad Toptanî, Ermeni, Aram Efendi ve de Padihşah'ın uzun zaman yaverlığını yapmış olan- karışık soylu-Arif Hikmet Paşa idiler...Padihşah,”hal” kararını teb liğe gelenlerin kimler olduğunu Mâbeyn Başkâtibi Cevat Bey’e sorup öğrenince, esefle,yine tarihi bir sözle,şöyle diyecekti..;

“..Bir Türk Padişahına,otuzüç sene,bu makam da bulunmuş İslâm halifesine "hal" kararını bildirmek için bir Yahudi,bir Ermeni,bir Arnavut ve de bir nankörden (Arif Hikmet Paşa’yı kast eder) başkasını bulamadılar mı?..” demekten kendisini alamamıştı.(Lütfi Simâvi,,Sarayda gördüklerim,s.1)

Karasu denilen-Türklere göre hain,onlara göre,kahraman olan- Selanik'te Mason locasının Üstad-ı azamı idi. Saf,kan,Yahudi olarak kendini ad ediyordu (ki kafatasına bakmak lazım gelirdi,m.ali) Talat Paşa , Câvit Bey,Cahid Beyleri Mason yapan adamdı. Koyu bir Sinyonist olarak nam salmiş,aynı zamanda,büyük bir Türk düşmanı idi.  Filistin topraklarında bir Yahudi Devleti kurulması için,Polanya doğumlu,Avustuya Vatandaşı,Siyonis birliğinin ilk Başkanı İşveçte seçilen,Herzel ile birlik te Sultan Abdülhamid Hân'a rüşfet teklif eden kişi idi. ”Osmanl'nın bütün borçlarını ödüyelim,Siz de bize Filistin topraklarında Devlet kuracak bir yer verin..”şeklindeki,talepler olmuştu. Abdulhamid,Hünkar,devlet kurmaları için,"başka bir yeri "teklif ettiği söylenir.

"Bu toprkları Haçlilardan aldık,Sizden almadık..asla ve kaatta olamaz!..”ret etmişti.

Belkide,zamanın şartları,boyle icap ediyordu.Bilinmezdi...

* Hani şimdi,bu tarihi akışa bakıp da hâlâ Türkiye de ve çevresinde dolanan dolapları görünce, bitmemiş,yarım kalmış olan (gizli,art niyetli) bir plân,hedefin,arzu,hayal edilen yere gel mediğinin fırtınaları estirilmekte olduğunu,bir oyunun perde arkasından seyreder gibiyim. Kimileri oyunun yazarı-rezisörü olarak bu dalavuralarda yer almakta, kimide oyuncu,figur an olarak bağırıp çağır mak ta, yer yer yıkılıp yakılmaktadır!..

El oğlu,ay'dan sonra,uzayların da tâ öteki yakasına giderken,başta Türkiye ve bazı memleket,ülkeler de ithal motaj sanayısı ile habire kendisini ve halkını aldat maya ,göz boyamaya çalışırken,bir tarafta da,vuku bulunan kanlı oyun larınını,sahneye konulduğu alan olarak da,yerini almaya devam etmektedirler...

(Bugün,Suudi Arapistan,Sudan,Suriye,İrak,Afkanistan, vb.devletler.)

Bilhassa,Türkiye(miz)de,yabancı (dil-lisanla)Misyoner mekteplerinde eğitilenlerin(!),(Geçenler-2008 de,TC. Başbakanı Tayyip Erdoğan Bey,Almanya gezisin de ,Almanya da bir de Türk dili ile eğitim veren Okul açılsın (talebini) dile getirdiğin de,Alman Sıyası ve yazılı bas ınında çık an yar gara,tep kisini duymak,Okumanızı isterdim.(Ben olsa idim .Türkiye'de bulu nan başta (..Benim dili m de eğitim istemeyen Ülkelerin Mekteplerin de ki Yabancı Lisan-dille yapılan Tahsil-Eğitimi iptal eder(ki çok geç kalınmış uygulama!) Türkçeye çevirirdim.)

..beyinleri feth,teslim alınmış ve yıkanmışların bir coğu da, maalesef, bu oyunların baş rollerin de yer almaktadırlar. Türkiye'nin ve insanının refahından,istikbalindan çalınmakta, zaman ve mekan kayi bina,oyunların sahneye konulmasında caydırıcı gücün yeini alacak, ik tisadı kuv vetin,tekniğin(Çin ve Japonya gibi) vb. şehirlerinde önüne sunî tamponlar konulma sına engel olamamaktadır.En son, Mayis 2004'de,Irak'ki ,binbir yalanla talan eden,(Ağababası İngilterre ile ki,bunlar da Yargılan malı dırlar),ABD askerlerince Türk askerelerin Başına geçirilen,”Çu val”ların,sebeplerinden biri de bud ur.Din,Irk,ayrılığı yapmadan,dünya'ya yön vermiş,bir çok milletrlere tarihi dersler aktarmı(hâlâ ak ta maktaolan) bir Milletin mensübü olarak, şahsen ben çok müteesir olduğumu hissedebiliyorum.

ABDÜLHAMİD'İN SÜRGÜN VE VEFATI...

Sultan Abdülhamid Hân,dünyanın makine sanayi’nin kömür den sıvı enerjiye geçme dönem lerinin yürürlüğe koymak üzere,başta,yakın Orta doğu topraklarından,Osmanlıyı(Türkleri) tasviye,plânlarını sahneye koymak için her cephede yapılan kanlı olaylar(93ı-Türk-Rus-Savaşi gibi) ile,içeri (Devletın Baş şehrin) de ve dişarda ki, Eyaletler de devleti parçalama oyunlarına yıllarca göğüs germiş,yorgun düşmüştü...

Hele,"hal’ ile tahtından indirilip Selanik'e sürgün edilmesi ve birinci Cihan harbi'nin patlak vermesi ile yeniden İstanbul’a getirilmesi, gidip gelmeler(o za manlar Ucak filan da yoktu hani...) çektiği sıkıntılar,yaşlılığını da dikkate alırsak,perişan ol muştu.

BEYLERBEYİ SARAYI'NA HAPİS EDİLMİŞTİ

Selanik'ten İstanbul'a getirilen Abdulhamd Hân, Beylerbeyi Sarayı'na hapis edilmiş,kapatılmış,mangal ateşi ile ısıtılan bir odada,ölümüne mahkum edilmiş,zatüre tutulmuştu.Yırmı sene den beri hizmetinde olan Hanımı,Müşfika Hatun bulunuyordu. Lüzümü halindede,Saray Heki mi(Dr.) Hüse yin Âtif Bey,76 Yaşındaki,cenet mekân,Sultan II.Abdül Hamid'in son anlarını yazanları,aktarmak lazımdı.Vesiyati üzerine ”Göğsüne”ahidnâme”duası, yüzüne,”Hirka-i deştima li-peştimal”,tabut üze rine de,sıyah Kabe örtüsü serilmişti” 10 Şubart 1918 günü hakk'ın rah metine kavuşmuştu.76 yaşındaki Padışah,11 Şubart 1918 Pazar günü,Beylerbeyi Sarayından,adet üzere,Topkapı sarayına getirilir.Bütün yabancı seferet / Konsolosluklarında hazır bulunduğu,ünü,şohreti dünyayı sarmış Hünkar'in Cenazesi,devlet (erkâ nı) ileri gelenleri ile birlik te kalabalık halkın göz yaşları arasında Namazı kılınıp, Dedesi,2.Mahmud ve (yine binbir hain plân üzerine,atar damarları kesilerek katle dilen)amcası Sultan Abtulaziz' inde yer aldıği mek âna defin edilmiş,Fani âlemden,bâkî âleme göç etmişti.

"Her yol döner dolaşır,nihâyet kabre çıkar./ Öyleyse, bu dünyada büyüklensem ne çıkar?” A.Mahir Pekşen.

*

Şâir'in dediğiği gibi,büyüklenmeden,mütevazı bir hayatla birlikte,hem iç,hemde diş düşmanları il ede de mücadele etmiş,Osmanlı devletinin parşalanmasını,canavarlar dan 33 sene korumuştu.

Bu topraklar üzerinde hâlâ huzur tesis edilmemişti.

Bazı kesimlerde,yeni(Neo)bir Osmanli Türk nizamina,hoş görü,âdaletine ihtiyaç vardı.

Yoksa nice Memleketler,vatan toprakları,zalimlerin çizmeleri altında ezilirdi.

(...)

Bu yazı yıllar önce yazılmış,yayınlanmıştı.YeniyurtTarihHistoria

Yazar Hakkında
0 Yorum
Yorum Yapın