Nedim ve Melamiler

Nedim ve Melamiler

NEDİM ve MELAMİLER

(Divan Şairlerinden Nedim,Nefi,Fuzulı,Yunus Emre)

Nedim, tarihimiz de” Lale Devri” ve “S'adâbad” alemlerinin şahidi ve şairi idi.

Bu devire kendilerini öyle kaptırmıştılarki, bu devrenin pençesinden kurtulalamaş ve bu şekilde can verenlerdendi.

Bir misralarında; “Süzme çeşmin,gelmesin/müjgân müjgân üstüne;/ Uyma zahm-ı sineeye peygân peygân üstüne” şeklinde yazan NEDİM,Abdülbaki Gölpınarlı'ya göre, "Baki,Yahya, Bahâyî Vecdî ve Tiflî ile gelişen ifade(edebiat) beyan nezahetini vede hayalın inceliğini Neşatî ve Nailî ile beliren en muayyen ve en güzel,müzk, nakarat halinde ahenkli söyleyişlerini birleştirmiş,Iran(Pers/Acem) da başlayan ,daha sonra Galip'le bizde ilk ve son kudretini göstern,”Sebk-i Hindî”nin ilk numinelerini vermiştir.

Halbuki,bazen Yunus'a yaklaşır,Nedim,(edebi) tarihimizde belli başlı düğünm noktalarında”Remz şahsiyet” biridir. Onun sözcüsü olduğu Lale Devri ile birlikte anmak, günümüzde de geçer akçe sayılan huh eğiliminin de ip uclarını verei gibiydi.

ŞEHİD ALİ PAŞA'nın Varadin'de uğradığı bozgun ve ölümü üzerine(9.Mayis 1718'de/1143/ NevşehirliDamad İbrahim Paşa sadrazam olur ve Pasarofça Antlaşmasını imzalar.

Bu tarih hem Osmanlının çöküşünü,hemde “Lale Devri” dedikleri debdebeli çığının başlangıcı olduğu belirten tarihçiler,Damad İbrahim Paşa ve Sultan III.Ahmed ile birlikte, bu devrin baş aktorlar arasındadır Şair Nedim.

Tarhlerin bir eşini kaydetmediği bir sefahat,israfa şahid olan bu dönem,1730'dan Patrona Halil İsyan-ları-ile son bulur. DAMAD İBRAHİM PAŞA, bütün akraba-i talukkatı ile adeta Devleti eline geçirmişi,Padişahi bu sefahat eğlencelere mahkûm etmişti.

Bu durumu şair Nedim,” Altındamı,üstündemidir Cennet-i Âlâ” diyerek devrin mazaralarını (bazı kasidelerele) dile getirir.Bazan,Padşahi,Vezire de methiyeler düzerdi...

Ne geldi ale anın(Padişah) gibi şeh-i zişan,/Ne hod Veziri(damad) gibi Safder-ü zafer yâver”.

Daha evvelinde de Osmanlı Develeti'nde,nice memleketlerde,nice dalkavuklar görülmüştü. Hiç biri Nedim çapında bir şiirete ermiş değillerdi. Nedimin hak ve sınır tanımayan dalkavukluk şaheserlerine bakanlar,Lale Devri'nin değil, Osmanlı'nı tarihin kayt düştüğü en parlak zafer zan ederlerdi.Halbuki,Devlet-i Âliyye içten ve dişten hızlıca çöküş dönemine girmişti.

Batı da,yüz kızartıcı barışlar imzalenirken,Doğu'da komşuİran(Acem)la sonu gelmez,akılsız savaşlara girmişti.

(...)

(.."Bakü'de yükseliyor FUZULİ'nın feryadı;/Kanlı yazı kazınsın, âbidemin üstünden!/Belli etmeden uyan!..Bre hey..yetmezmi uyuduğun?!/Dağlar taşlar,senden zafer bekler!.."(Mehmet Ali,1989)

Devlet-i Aliyye'nin içinde,baskınlar, hastalık,yangınlar, eşkiyalar,Yeni Çeri ayaklanmaları,baştan başa sarmıştı. Bunlardan biri de,Zuyuf Akçe” isyani da vardi ki, ayarı düşük paralar basıp,Yeni Çeri asker lerine dağıtmak(maaş lerinı verme) yerine doğrudan “Yahudi Parmağı”(oyunu)na bağlanır.

Bu durumu Üstad Necip Fazıl,”Yosef Nassi” olduğunu yazar.

Burada pek bahsı geçmeyen başka hususlarda vardı.

Meselâ,İbrahim Paşa ve Nedim ve ozaman devlet recilünü teşkil eden pek çok sima,şahsiyet din ve tassavvuf ile hiçalakaları olmayan,Hamzavî Dergâhinebağlı,“Melâmiler” idiler.Yani Melâmi tarikatıydı.

Melâmiler ne içinde,ne dışında tarikat'da değildiler.

(Tarikatlar konusu,ayrı bir bahis,mevzu ya...)

Bir zamanlar Anadolu'yu,ailelerinin tarihine varıncaya kadar alt üst ettiği söylenen Yahidiler,Melâmilerden bir iz gördüklerinde,”Bizdendir” deyip atılmakta,korumakta idiler.

Nedim,Yunus Emre,Fuzulî,Bakî ve Şeyh Galıp,Osmanlı dönemi'nin büyük şairlerinden sayılırlardı.Şairler,bir yerde,tenkit etselerde,yol gösterici sayılırlardı. Daha sonrakı çağlarda,Şiiire de yenikler getirmiştiler.

Yani,”Mellik'üş Şûra”Nedim-i tâaze zebâh”(yeni lisan yoldaşı) kaydı düşülürdü.

 Bugünlerde,bu  tarihî akışına benzer manzaralar,olaylar,hadiseler görür,okur gibiyiz.

Bilemiyoruz. Çünkü Türkiye'deki haberler ya tv.lardan,yada basın aracılığıyla takip edebiliyoruz.

Türkiye de yaşayanlara,sormak,danışmak lazımdı.

Yazar Hakkında
0 Yorum
Yorum Yapın